bir mum yakan, bir gölge yaratır.

19 Mayıs 2010 Çarşamba

insanlar kelimelerin kökenlerine indikçe, filozof oluyor.

"Başlangıçta söz vardı ve söz tanrıydı." diye başlarken yaradılışın hikayesi incil'de, kelimelerin üzerimizdeki gücü anlatılıyor belki de. Bana göre, önce sükut vardı. Bomboş bir sessizlikte doğdu her şey bir müzikle. Ve müzik ile birlikte kelimeler geldi. Kelimelerin de, müzik gibi bir sihri vardı ve insanlar bu sihri seneler boyu kullandı.

Kendi sihrimi yaratmak, kendi büyümü dokumak isterken karşılaştım yerdeniz büyücüsü ile. Bana, "bir şeyi tam mahiyeti ile bilmezsen, ona hükmedemezsin" dedi. ve devam etti: "adıyla çağırırsan gelir."

Sözün kutsallığı üzerine yazılan bir destan bence yerdeniz serisi. Söz, tek bir söz, yerdeniz adalarını okyanusun derinliklerinden çıkarmaya yetmişti. ve başlangıçta, herkes ve her şey yaradılışın o kadim dilini biliyordu. Sonra yavaş yavaş unuttular. Yine de, hala hatırlayanlar, unutulmaması için çabalayanlar vardı ve onlar diğerleri üzerinde "söz" sahibi idi. Bir şeyi tam mahiyeti ile öğrenmeden, o şeyin ismini bilemiyorduk. Ve ismini bildiğimiz nesneler üzerinde tasarruf sahibi idik.

Çok düşündüm sonra, benim gerçek ismim ne diye. Ve şuna karar verdim: isim karakteri ve kaderi etkilemez. Karakter ve kaderdir ismi oluşturan. Kelimeler, salt kelimeler bizim ismimiz değildir. İsmimiz, hayat hikayemiz kadar uzundur ent lisanında ve bu lisanda kelam etmek çok uzun vakit aldığından, entler uzun uzun anlatmaya değmeyecek meseller üzerinde konuşmazlar.

İnsan düşünmeli kelimelerin kökenleri konusunda. Sarfettiğimiz kelimelerin çok azının gerçek anlamını biliyoruz. Daha kelimelerin gerçek manalarını bilmeden, nasıl nesnelerin gerçek adlarını öğrenebiliriz? Adını bile bilmediğimiz bir nesneyi nasıl çağırabiliriz? Ona nasıl hükmedebiliriz. Ya söz konusu insanlarsa? Adını bile bilmediğimiz, kim olduğu konusunda fikrimiz olmadığı kimselerin hayatları üzerinde nasıl tasarruf sahibi olabiliriz? Üstelik, daha kendimizi tanımamışken, nasıl olur da başkalarını bilebiliriz? Adıyla çağırmazsak, hayatımızın aşkı bize nasıl gelir?

Hak hukuk namına ölüm ve yaşam buyurmadan önce, dengeyi bozacak hareketlerde bulunmadan önce, durup düşünmeli insan. Kelimelerin kökenleri, nesnelerin gerçek adları üzerinde düşünmeli. İnsanlar ve insanların mahiyetleri, gerçek adları üzerinde düşünmeli. Ancak böyle korkmadan bir mum yakabilir. Çünkü acem kılıcı gibi iki taraflı keser eylemler ve, bir mum yakan da bir gölge yaratır. Birine iyilik yapan, bir başkasına kötülük yapabilir ve gölgemiz bile, ancak adıyla çağırırsak gelir.

0 yorum:

babamın radyosu