rüyalar, rüyaalaaar, rüyalaar gerçek olsaaa

27 Mart 2010 Cumartesi

Entel olmaya karar verdiğimden beridir, entellerin çer çöp dediği şeyleri okumayı bıraktım. Bu benim için büyük bir karar. Hala Clive Cussler'ı özlüyorum, twitter'dan takip ediyorum gerçi ama, oradan da bir şey yazdığı yok. öldü mü kaldı mı bilmiyorum, hayatından endişeliyim. Neyse, konumuz bu değil, konumuz başka.

Efenim, fantastik maceraları çok sevdiğimden midir bilmiyorum, fantastik rüyalar görürüm ben sürekli. Bir keresinde, rüyamda sauron dünyaya dönmek için oğlumun bedenini ele geçiriyordu ve ben dünyayı ve oğlumu kurtarmak için sauronla savaşıyordum. sauron'u öldürüp de oğlumu kurtardıktan sonra havuzda kutlama yaparken, oğlum bana dönüp ağzından alevler çıkarıyordu bana. Gördüğüm en fantastik rüya elbette bu değildi. Kaldığım yurdun bahçesindeki gölde yunuslarla muhabbet ettiğim bir rüyaydı mesela. Küçükken çok Flipper izlemiş olmam bunda etken olabilir bilemeyeceğim. Ama "bize bir şey anlatmaya çalışıyor" demeden, bildiğin konuşuyordu bu yunuscan. Üstelik, bildiğin yunus rengi değildi. Yeşildi, karnının altında siyah bir iz vardı. Sanırım bir çizgi filmde böyle bir yunus görmüştüm. Bunu hatırlıyorum.

Pek tabii ki tekrarlayan rüya imgeleri de oluyor. Mesela yüzük kaybetme temalı yüzlerce rüya görmüşümdür. Bir tanesinde evlilik yüzüğümü kaybediyordum, okuldaydım. Bir tanesinde yurttaydım, yüzüğümü kaybediyordum, yüzük beyaz taşlıydı. Sonra oda arkadaşım yüzüğü buluyor, bana veriyordu ancak yüzüğün taşı kırmızıya dönüyordu. En son da annemin hediye ettiği yüzüğü eski sevgilimin evinde kaybettiğim bir rüya gördüm. Eski sevgilim, en yakın arkadaşlarımdan birinin eski sevgilisiymiş ve bu durumu kimse, benim ailem de dahil bilmiyormuş. Ben onun evine annemin hediyesi olan yüzüğü bulmaya gidiyorum ancak içerde yeni sevgilisi uyuyor ki yeni sevgilisi de benim arkadaşım. Birlikte yüzüğü ararken, bir ton özel eşyamı buluyorum evinde ama yüzüğü bulamıyorum. Sonra annem geliyor, Meğersem bizim mahalleye yeni taşınmış da annem de öğrencidir yardım olsun diye yemek bilmemne getirmiş, eski eşyalardan verelim bir şeye ihtiyacın var mı vs diye soruyor. Ben mutfağa saklanıyorum ve annemin söylediklerini duydukça hırsımdan kuduruyorum. Of uyandığımda resmen rahatlamıştım.

En son camiye donsuz girdiğim bir rüya gördükten sonra, bu garabet şeyler nedir ne değildir, neden böyle ilginç şeyler benim rüyalarıma giriyor diye düşünüp bu konuyu araştırmaya karar verdim. Cidden insanın camiye donsuz girmesi çok kötü bir şey, gerçek hayatta denemek isteyen olursa diye diyorum, girmeyin. Ölüyordum az daha. Sokakta donsuz gezmek daha güvenli. Hiç değilse sadece sikerler.

Entel bir insan olmaya karar verdiğim için, pek tabii ki sıradan islami usullere uygun rüya yorumları ile yetinemezdim. Zaten rüyada sauron görmenin bir tabiri yoktu. Rüyada tibet öküzü görmenin bile yorumunu bulamamıştım, nerden bulcam sauronu değil mi ama! Bu nedenle Freudyen rüya yorumları neymiş, nasıl yapılırmış öğrenmek için Freud babanın rüya yorumları isimli eserinin her iki cildini de satın aldım. Evet sevgili okuyucu, yaptım bunu.

Henüz entellikte stajyer olduğum için pek bir şey anladığımı söyleyemem. Zaten henüz birinci cildi bitirdim, ikincisini okumadım. Ancak şunu söyleyebilirim ki, Freud kesinlikle Nietzsche'den daha iyi bir yazarmış. Daha anlaşılır, daha akıcı bir üslubu vardı eserin. Belki de çevirmen daha iyiydi. Evet evet, bu ikinci ihtimal daha yüksek.

Gelelim rüyaların sebeplerine. Efenim regl olduğum geceler sürekli bir yerlerimin kanadığını görmem mesela, somatik rüya sınıfına giriyormuş. Zira rüyalarda bedensel rahatsızlıklarımız su yüzüne çıkıyor, kendilerini ele veriyormuş. Bunun sebebi ise uyurken duyu organlarımızın dış dünyadan çok vücudumuzu dinlemeye başlaması imiş.

Elbette ki duyu organları uyurken kendisini dış dünyaya tamamen kapamıyor. Böyle olsa belki de asla uyanamazdık. Duyu organların algıladığı uyarıcılar bir şekilde rüyalarda kendisini belli ediyor. Misal çalar saatin sesini rüya esnasında rüyanın gidişatına uydurmuş bir şekilde duyuyoruz. Telefon çalması, siren vs gibi şekillerde o zil kendisini belli ediyor. Mesela gece kolun uyuştuysa, kolunu kestiklerini görebilirmişsin. Astım hastaları kendilerini denizde boğulurken görürmüş mesela. Gece kolun bacağın yataktan sarktıysa, kendini uçurumdan, yüksek bir yerden düşerken görebilirmişsin. Benim için en önemlisi: KENDİNİ ÇIPLAK BİR ŞEKİLDE ORTALARDA DOLAŞIR GÖRÜYORSAN, GECE KIÇIN AÇIKTA KALMIŞ DEMEKTİR. Evet, insanlar geceleri üstlerini açıp üşüdüklerinde, kendilerini kıyafetsiz bir şekilde ortalarda dolaşır olarak görürlermiş. Bunu öğrendikten sonra ne kadar mutlu olup sevindiğimi anlatamam. Normalmişim lan! Sadece gece üstümü açıyormuşum. Aslında açmıyorum da, örtünmek gerekir çünkü açılmak için. Bundan sonra yaz geceleri bile yorganla yatıcam.

Freud amca sayesinde rüyalarımla ilgili epey bir açıklama edindim, bir şeyler öğrendim. Tamam çok şey anlamadım ama, bir kere daha okuyup biraz daha araştırma yaparsam öğrenebileceğimi düşünüyorum. Anlayıp öğrendikçe, Bloğumdan aktarmaya devam edeceğim sevgili kuzucuklar.

Bu kadar rüyadan bahsettikten sonra, Emel Sayın'ın o güzel sesinden "rüyalar gerçek olsa" yı dinlemeden gitmek olmaz. Gerçi benim rüyalar gerçek olsa, hakkaten dünya çok daha karmaşık bir yer olurdu.

0 yorum:

babamın radyosu